13 Kasım 2015 Cuma

Konut / Mesken (mal) Sahibi, Kiracı ve Apartman (Site & Blok) Yöneticileri için. "ÖNEMLİ VE FAYDALI BİLGİLER"

Konut Sahibi, Kiracı ve Yöneticiler İçin; 

ÖNEMLİ BİLGİLER

1. Apartman ve site aidatları nasıl belirlenir?
Müstakil bir yaşam, bugünün şehir koşullarında artık çok zor! Apartmanlar, siteler, toplu konutlar... Birlikte yaşamanın getirdiği zorunluluklar ise bizlerin daha güvende ve konforlu bir hayat sürmesine olanak sağlıyor. İşte bu noktada ödememiz gereken bedellerden biri de, aidat! Aidatlar nasıl belirlenir? Ödemek zorunda mıyız?
Bahçeden apartman girişine binalarda ortak yaşam alanlarının bakım ve temizliği, sitelerde ayrıca havuz, spor salonu ve tenis sahası gibi sosyal alanların bakımı ve temizliği ile ilgili ortak giderler, mülk sahiplerinden toplanan paradan karşılanır. Aidat da mülk sahiplerinin her ay ödemek zorunda oldukları bu para demektir. Ve ne yazık ki, aidat ücretleri çoğu zaman ve özellikle bina veya sitede yaşayan kişi sayısının artmasıyla doğru orantılı bir soruna dönüşebilir. Ancak Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince daire sahipleri, aralarında ortak görüş sonucunda başka bir karar almadıkları sürece apartman aidatını eşit bir şekilde ödemekle yükümlüdür. Kanunda apartman aidatıyla ilgili yasal maddeler de yer alır. 20. maddeye göre daire sahipleri apartman görevlisi, kaloriferci, bahçıvan ve güvenlik görevlisi giderlerine ve bunlar için toplanacak avansa eşit olarak; apartmanın sigorta primlerine ve tüm ortak alanların bakım, koruma, güçlendirme ve onarım giderleri ve bir de yönetici aylığı gibi diğer giderlere ise arsa payları oranında katılım sağlamalıdır.
Aidat ne zaman ödenmelidir?
Apartman aidat miktarı ve ödeme tarihi, kat sahiplerinin ortak kararıyla apartman toplantısında belirlenir. Apartman aidatlarını ödemek ile yükümlü kişi, ev sahipleridir. Ancak daire sahibi, mülkü kiraya verirken kira sözleşmesine kiralayan kişinin aidatı ödeyeceği maddesini ekletebilir. Bu durumda aidatı kiracı öder.
Aidat ödemek zorunlu mudur?
Daire sahipleri, ortak sosyal alan ve tesislerden yararlanmak istemeseler veya ihtiyaç duymasalar da gider ve avans payını ödemek zorundadırlar. Hiç aidat ödemeyen ev sahipleri hakkında yönetici, yönetim planı ve kanunun esaslarına göre dava açabilir, icra takibi başlatabilir.
Apartman aidatını gününde ödemeyenler için ise, ödemede geciktiği günler için aylık %5 gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür. Gün başına bir faiz işlemiyor. Bir gün de gecikse, 30 gün de gecikse aynı faiz oranı işler.
Ayrıca asansör veya bahçeyle ilgili bir konuda ekstradan oluşan giderlere kat sahibi veya kiracısının kusurlu bir hareketi neden olmuşsa, ödemeyi yapan diğer kat maliklerinin gidere sebep olan kişiye rücu hakları vardır. Yani ödemenin tamamının veya ona düşen payın geri ödenmesini isteyebilir. 
2. Kiracı hakları hakkında bilmedikleriniz... 
Gayrimenkul kiralama işlemlerinde kira kontratını imza atan mülk sahibi ve kiracının yasal hakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenen haklardan oluşuyor. Peki sizler, hangi hak ve yükümlülüklere sahipsiniz biliyor musunuz?
KİRA KONTRATI 
Mülk sahibinin kiralanan mülkün kullanımı veya da kullanıma ilaveten mülkten faydalanmasını kiracıya devretmeyi, kiracının da bu durumla birlikte önceden belirlenen kira bedelini eksiksiz ödemeyi kabul ettiği sözleşmedir. Kontratı imzalayan mülk sahibi ve kiracı, kira kontratında bulunan maddeleri eksiksiz yerine getirmelidir.
* Kira kontratı, belirli ve belirli olmayan süreler için yapılabilir. Kararlaştırılan sürenin geçmesiyle herhangi bir bildirim olmaksızın sona eren kontrat belirli süreyi kapsar. Süre belirtilmemiş kontratlar, belirli olmayan bir süre için yapılmış sayılıyor. Bu süre zarfında kiracıların güncelleştirilen hakları neler bir göz atalım.
KİRACI HAKLARI
* Ev sahibi, kira kontratının süresi dolmadan kiracıyı evden çıkaramaz. Kontrat süresi bitimine bir ay kala ev sahibi, kiracısına ihtarname çekmediği sürece, söz konusu kontrat kendiliğinden yenilenir ve süresiz kontrat niteliğine sahip olur.
* Kiracı, kiraya verenden kiralanandaki ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilir. Bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, ayıbı kiraya veren hesabına gidertebilir ve yaptığı masrafı kira bedelinden düşebilir. Ayrıca kiracı, kiralananın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir.
* Kiracı, kiraya verenden ayıpların giderilmesini, kira bedelinden ayıpla orantılı bir indirim yapılmasını ya da zararının giderilmesini isteyebilir.
* Kiracı, kiraya verene zarar verecek bir değişikliğe yol açmamak koşuluyla, kiralananı tamamen veya kısmen başkasına kiraya verebileceği gibi, kullanım hakkını da başkasına devredebilir.
* Kiracı, kiraladığı evden yeteri kadar yararlanamazsa yani evin sorunları varsa kontrat süresinin dolmasını beklemeden haklı gerekçesini bildirerek evden çıkabilir.
* Evin demirbaş niteliği taşıyan bölümleriyle ilgili tadilatların bedelini ev sahibi karşılar. Ancak, kendi zevki doğrultusunda yapacağı değişikliklerden kiracı sorumludur.
* Kiracının apartman yönetiminde sorumluluğu olmasa da, ev sahibinin kendisine vekaletname vermesi halinde apartman yöneticisi dahi olabilir..
* Kiracı, kiraladığı evden çıkarken eve bir zarar vermemiş ve, evi aldığı gibi bırakmışsa depozitosunu alma hakkına sahiptir. Kontrat imzalanırken kiraya verenin aldığı bu depozitonun bedelinin 3 aylık kira bedelinden yüksek olmaması gerekir.
* Kanun gereğince, depozito banka aracılığıyla tahsil edilir. Güvence olarak belirlenen depozito bedeli, kiracı, kiraya verenin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, vadeli bir tasarruf hesabına yatırır. Banka iki tarafın rızasıyla bu parayı geri verebilir. Kiraya veren, kontratın sona ermesini izleyen üç ayda kiracıya karşı bir dava açtığını, icra ya da iflas yoluyla takibe giriştiğini bankaya yazılı olarak bildirmediği takdirde banka, kiracının isteği üzerine güvenceyi geri vermekle yükümlüdür. Aksi durumda kiraya verenin zararı, depozitodan düşer.
* Kiracı evi kiraladığı zamanki şeklinde teslim etmek zorunda olsa da kullanımdan dolayı oluşan eskime ve yıpranmalardan sorumlu tutulamaz.
* Ayrıca kiralanan mülkte özenli bir şekilde ve komşularına saygılı da kira sözleşmesinin fesh edilmesine gerek kalmadan sürecin sonlanmasını sağlar.
* Kentsel dönüşüm sebebiyle evden tahliye durumlarında, kiracı devletten iki aylık kira yardımı alma hakkına sahiptir.
KİRACI YÜKÜMLÜLÜKLERİ
* Yasalar kapsamında kiracıların yükümlülükleri arasında yer alan en kesin ve temel kriter, kira bedelini düzenli olarak ödenmesidir.
* Kira kontratı üzerinde kira ödeme tarihi belirtilmemiş veya söz konusu mülkün bulunduğu bölgeye özel bir uygulama söz konusu değilse kira ödeme tarihi her ayın sonu olarak belirlenir.
* Kiracı kira tutarını ya da ödemesinden sorumlu olduğu diğer tüm kalemleri ödememesi halinde ev sahibi ya da kiraya veren taraf kimse, kira sözleşmesini fesh etme hakkına sahiptir.
* Kira sözleşmesini kısmen veya tamamen değiştirmek, kiraya verenin yazılı izniyle mümkündür.
EV SAHİBİNİN HAKLARI
* Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, kontratta amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve kontrat süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. Bu hüküm, kiracı aleyhine değiştirilemez.
* Ev sahibi kiracıya ilişkin herhangi bir olumsuz durumun söz konusu olması halinde, ihtarname çekebilir.
* Kiraya veren, bazı haklı nedenlerin olması halinde kiracısına tahliye davası açabilir: Kiranın ödenmemesi, ev sahibi veya birinci dereceden yakınlarının o mülke ihtiyacı olması, kiracının eve taşındıktan sonra tahliye taahhüdünü imzalamış olması, evde zorunlu olarak bir tadilat yapılması veya kiraya konu olan evin başka birine satılmış olması ve yeni ev sahibinin bu eve ihtiyacı olması.... (Evin yeni sahibi, kontrat bitmeden kiracıyı çıkartamaz, dava açmak için ise 6 ay beklemesi gerekir.)
* Kiraya veren, kiracıya site veya apartman aidatını ödememesi, komşuluk ilişkilerine önem vermemesi ve kontratta yazan herhangi bir maddeye riayet etmemesi gibi durumlarda ihtar çekebilir.
* Kiraya veren, içeride kiracı olsa da kiralanan mülkte yenilik ve değişiklikler yapabilir. Bu süre içerisinde kiraya veren, kiracının menfaatlerini gözetmekle yükümlüdür.
* Ev sahibi, kira bedeline dair kira tespit davası açabilir. Buna konu olan evin değerinde bir artış olması gereklidir. 
3. Konut satın aldıktan sonra yapmanız gereken yasal işlemler
Konut satın alma, belediye ve tapu aşamaları gibi yasal işlemleri de beraberinde getirir. Bu aşamalarda nelere dikkat etmeniz gerektiğiniz biliyor musunuz?
Satın alacağınız evi sonunda bulduysanız ve ödeme planında da karara vardıysanız şimdi sırada yasal prosedürleri gerçekleştirmek var. Ev sahibi olma teşebbüsünüzle birlikte yasal süreçleri de başlatmış olursunuz. Yasal işlemler, sıkıcı ve uğraştırıcı gibi görünse de, sorun çıkmadığı durumlarda bir veya iki gün içerisinde tamamlayabileceğiniz bir süreçtir. Alım sürecinde ve sonrasında çeşitli cezalarla karşılaşmamak için gerekli mevzuatları harfiyen yerine yetirmeniz gerekiyor. Bakalım belediye ve tapuda neler yapmalısınız?
Belediye
Konutun bağlı bulunduğu belediyeden rayiç bedelin belirlenmesidir. Rayiç bedel, belediyenin belirlediği mahallenin metrekare bazında en alt limitten yüksek olması şartı ile evin satın alma bedelini, belediyeye bildirdiğiniz ve belediyenin de resmileştirdiği bedeldir.
NOT: Bedeli, doğru beyan etmeniz önemlidir. Yoksa ceza ödemek zorunda kalırsınız. Bu yüzden bu işlemleri sıkı takip etmelisiniz. Sizin adınıza emlakçı veya ev sahibinin bu bedeli düşük belirlemesine izin vermemelisiniz. Eğer rayiç bedelini düşük beyan ettiyseniz, pişmanlık dilekçesi ile aradaki tapu harcı farkını ödeyerek yükseltebilirsiniz.
Tapu
* Rayiç bedelinizi belirledikten sonra alıcı ve satıcı ayrı olarak yüzde 2 tapu harcını tapunun anlaşmalı olduğu bankaya tapu döner sermaye bedeli ile birlikte yatırmalıdır. Harçlar yatırıldıktan sonra gerekli evraklar ile tapuya başvuruda bulunabilirsiniz. Gerekli evraklar kısaca; kimlik aslı ve fotokopisi, satıcıdan bir, alıcıdan iki vesikalık fotoğraf, tapu aslı ve fotokopisi, rayiç bedel alınırken belediyeden alınacak olan evin borcu yoktur yazısı, kredi kullanılacaksa bankanın ipotek evrakları...
* Tapuya evrakların teslim ettikten sonra, aynı gün içerisinde satış işlemini yapabilirsiniz. Randevu sistemi varsa bu işlem iki güne sarkabilir.
* Evin yasal olarak birden fazla sahibi varsa, tapuda bizzat bulunmaları ya da vekalet vermeleri gerekir. Diğer türlü satıcı sadece kendi üzerine düşen payını satabilir.
* Alınacak evin üzerinde ipotek varsa, alıcının ipoteği kabul etmesi şartı ile ipotekli olarak konut satışı yapılabilir. Ancak, ipotekli bir konutu alan kişi, ipoteğe sebep olan borcu da kabul etmiş olur. Tapu dairesi, gayrimenkulün üzerinde ipotek olduğu konusunda alıcıyı yazılı ve sözlü olarak uyarır.
Miras kalan gayrimenkuller
Miras yolu ile edinilen gayrimenkuller için, miras bırakanın öldüğü tarihten itibaren, dört ay içinde veraset ve intikal vergisi beyannamesi verilmelidir. Tahakkuk eden vergilerin ise üç yılda altı eşit taksitte ödenmesi gereklidir.
Vergiler haricinde miras kalan gayrimenkulün, mirasçının adına tapuda tescil edilip, mirasçının kendi adına tapu alabilmesi için, binde 9 oranında harç ödemesi gerekir. Veraset ve intikal vergisinin tamamının ödenmesi gerekmese, bu ödemenin yapılmış olması, o gayrimenkulün mirasçı tarafından satıldığı aşamada önemli oluyor.
Devam eden projeler
* İnşaat proje aşamasındayken veya kaba inşaat halindeyken satın alınan gayrimenkullerde evin bedeli kısmen ya da tamamen ödenmiş olmasa da, inşaat bitmeden tapu verilmiyor. Dolayısıyla alıcı, evi teslim almadan herhangi bir işlem yapmıyor. İşlem için tapusunu almayı bekleyecek ve bu süreçte emlak vergisi de ödemesine gerek yok.
* Kat irtifaklı arsa tapusu aldıysa da arsa tapusunu aldığı yılın sonuna kadar ilgili belediyeye, emlak vergisi bildirimi yapmalıdır.
Kooperatifler
Kooperatiften ev alacaklar, inşaatı sürecinde emlak vergisi ödemiyorlar.
Çünkü kooperatif arsasının emlak vergisini, kooperatif tüzel kişiliği öder. Evler tamamlanıp tapu alındığında, yeni gayrimenkul edinenlerle ilgili işlemleri yapmak gerekiyor. 
4. Yeşil sadece bir renk değildir
Yeşil mimarı, yeşil binalar veya sürdürülebilir yapılar... Son yıllarda daha da sık karşımıza çıkmaya başlayan bu ve benzer tanımları pek önemsemediyseniz, size bir haberimiz var: Geniş kapsamlı bir anlayışı temsil eden bu sözcüklerle önümüzdeki yıllarda daha çok karşılaşacaksınız. Binaların tüm aşamalarda; hem içinde yaşayanlara hem yakın çevresine hem de doğaya daha az zarar verecek bir anlayışla tasarlanması anlayışını kısaca; yeşil mimari olarak tanımlayabiliriz.
Küresel ısınma, mevsimlerdeki hissedilebilir değişiklik, çevresel felaketler, azalan temiz su kaynakları; dünya genelinde güçlü bir çevre koruma bilinci oluşturdu. Sürdürülebilir mimarlık veya yeşil binalar da şüphesiz ki son 30 yılda gelişen bu ekolojik bilinçin bir uzantısı. Doğayla ve çevresiyle barışık, kendi içinde sürdürülebilir sistemlere sahip binalar, gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir yaşam alanı bırakmamız için yapılabilecek birçok şeyden biri.
Bu anlayışın tek amacı veya sonucu ekolojik değil. Dünya'da üretilen tüm enerjinin %40'ını binalar ve yapılar tüketiyor. Önümüzdeki 20 yılda dünya gelişimini ve politikaları en çok etki altında bırakması beklenen iki faktörün enerji ve temiz su ihtiyacı olacağını varsayarsak binalarda sağlanacak ciddi bir dönüşümün hem küresel hem de ülkemiz ölçeğinde büyük bir olumlu etki yapacağını düşünmek yanlış olmayacaktır.
Enerji yatırımları artıyor olsa bile enerji ithalatımız da hızlı bir şekilde artmaya devam ediyor. Konut sektöründeki gelişme, sanayide kaydedilen büyüme ve artan nüfus, ülkenin enerji açlığını da kaçınılmaz şekilde artırıyor. Sürekli daha fazlasını üretmeye çalışmakla uzun yıllar içinde üstesinden gelinmesi muhtemel bir sorun. Özellikle konutlardaki tüketimi kontrol altına almak, doğru ısı dağılım ve transferine sahip binalara sahip olmak bu noktada çok önemli. Tekrar hatırlatalım binalar dünya üzerinde üretilen tüm enerjinin %40'ını tüketiyor. Taşıma ve ulaşım araçlarında kullanılan enerjide bu oranın %25-30 seviyesinde olduğunu belirtirsek oranları daha anlamlı kılmış oluruz.
Elimizde daha yeşil ve enerji açısından daha verimli bir bina olması tek başına yeterli olmayacaktır. Enerji tüketimi yüksek inşaat makinelerinin kullanımı, proje sahasının kötü aydınlatılması, gereğinden fazla su harcanması gibi yapım sürecindeki tüketimler, binanın belki de yıllar içinde sağlayacağı tasarrufu değersiz kılacağı için önemlidir.
Uzun bir listeye sığabilecek kadar çok unsuru ve şartı yerine getirmeyi amaçlayan sürdürülebilir ve yeşil mimari akımında öne çıkan birçok unsurdan bir kısmını listelemek gerekirse:
• Verimli ısıtma ve soğutma yapabilecek iklimlendirme sistemleri
• Enerji dostu verimli aydınlatma ekipman ve sistemleri
• Su tasarruflu banyo, mutfak elemanları ve tesisat sistemi
• Güneşten doğru şekilde faydalanabilecek mimari plan
• Doğal yaşam ve çevreye asgari zarar
• Rüzgar veya güneş gibi alternatif enerji kaynaklarından faydalanma
• Sentetik olmayan ve zararsız malzeme kullanımı
• Yakın çevreden temin edilmiş hammaddeler
• Eski binaların uyumlu bir şekilde yeniden kullanılması
• Geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanılması
• Verimli alan kullanımı
Son olarak bu sadece inşaat sektörünün omuzlayıp taşıyabileceği bir misyon ya da yük olmaktan uzaktır. Tüketicilerin ve yatırımcıların yeşil mimari konsepti anlayarak sindirmeleri, orta vadede kendileri için de karlı bir yatırım yaptıklarını anlamaları gerekiyor. Her şeyi az tüketen, doğru yerden doğru zamanlarda güneş ışığı alan, kendi peyzajını ve düzenlemelerini kendi atık su geri kazanımı ile sulayan, ortak alan aydınlatmalarını güneş panelleri ile sağlayan bir yapı, içinde yaşayanları da yatırımcısını da şüphesiz mutlu edecektir. İnsanlar yukarıdaki liste ile ilgili daha çok soru sormaya başladıkça sektörün buna daha hızlı şekilde cevap vermesi olasıdır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder